Peygamberimiz’in mevlid-i şerif olan kutlu doğumuyla yeryüzü nasıl küfür ve cehaletin karanlıklarından kurtulup büyük bir mutluluğa boğulduysa, onun dünyayı teşriflerinin ilk basamağı sayılabilecek bu Regaib gecesini de bütün kainat alkışlamış, coşkun bir sevinçle ayakta karşılamıştır. Üç ayların ilki olan Receb-i şerif girdiğinde “Allahım, hakkımızda Receb ve Şa’ban ayını mübarek kıl, bizleri Ramazan ayına ulaştır.” diye dua eden Allah Rasûlü’nün bu hadis-i şeriflerinden istinbat edilen yoruma göre: Receb ayının, hassaten mânen çok bereketli olan bu Regaib gecesinin bir özelliği de mübarek Ramazan ayının ilk habercisi ve teşrifatçısı olmasıdır. Regaib gecesi böyle dua etmek bir sünnet-i nebeviyeyi, bir peygamber münacaatını taklit ve takip olacaktır.
Regaib kandili kutlu zaman dilimi üç aylara girişte bir ilk olduğundan dolayı, inançlı gönüllerde çiğ bir heyecan ve tatlı bir helecanla kendini hissettirmektedir. “Üç ayların başlangıcı, kamer birkaç gün önce zuhur etse de, rağbetlere açık inayetle tüllenen bir perşembe akşamı (Reğaib gecesi) ‘merhaba’ der ve bir mızrap gibi gönüllerimize iner. Ulu günlere ve daha bir ulu güne akort olmaya teşne duygularımızı ilk defa uyarıp coşturan ‘Regâib’ bir ses ve enstrüman denemesi gibidir.” diyen M. Fethullah Gülen Hocaefendi, esasen mübarek üç ayların kandiller çizgisinde Regaibin mevkiini, can damarından tespit etmiş ve sehl-i mümteni içinde ifadeye dökmüştür.