Mübarek üç aylar değerlendirildiği takdirde seksen küsur sene bir manevî ömür kazandırır. Böylesine uhrevî getirileri çok olan bereketli bir zaman sürecine girişin başında bulunan Regaib kandili, müslümanlar arasında karşılıklı bir tebrikleşme, mütekabil bir dualaşma ve birbirlerini hayırla yad etme vesilesi olarak da değerlendirilmektedir. Mübarek Üç aylar vesilesi ile, dost ve arkadaşlarına Allah’tan her gece bir Regaib, bir Kadir gecesi kıymetinde sevap bağışı dilemek çok harika bir dua-i gıyabî olsa gerektir. Ne var ki her geceyi kadir bilenlerden birisi olarak Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin mektuplarından Regaib Kandili tebrikleri ile alakalı bir demetlik gül gibi şu gelen cümleleri iktibas ile takdim etmeyi, adeta kendimize yazılmış gibi manevî bir dua olarak görüyor, yeni ifadesiyle “paylaşmak” istiyorum. Okununca görülecektir ki, onun tebrikleri, kuru birer dilek değil, aynı zamanda bir tenbin, bir ta’lim, bir irşat ve bir tefekkür zenginliğinde.
Her biri birbirinden güzel mektuplarında diyor ki: “Aziz ve sıddık kardeşlerim ve fedakar ve sadık arkadaşlarım! Sizin, bu mübarek şuhur-u selase ve içindeki kıymetdar leyali-i mübarekeleri tebrik ediyoruz. Cenab-ı Hak, herbir geceyi sizin hakkınızda birer Leyle-i Regaib ve Leyle-i Kadir kıymetinde size sevab versin, amîn.” “Seksen sene bir manevî ömr-ü baki kazandıran şuhur-u selasenizi ve mübarek kudsî gecelerinizi ve leyle-i Regaibinizi ve leyle-i Mi'racınızı ve leyle-i Beratınızı ve leyle-i Kadrinizi ruh u canımızla tebrik ve herbir Nur talebesinin manevî kazançları ve duaları umum kardeşleri hakkında makbuliyetini rahmet-i İlahiyeden rica ve hizmet-i Nuriyede muvaffakıyetinizi tebrik ederiz.” İşte bir tebrik ve tebriğin yanında mühim bir tenbih: “Seksen küsur sene bir ömr-ü manevîyi sizlere kazandıracak olan şuhur-u selase-i mübarekeyi ve bilhassa bu geceki Leyle-i Regaib'i tebrik ediyoruz. Sizin beraetiniz ve manen galebeniz, zalimleri şaşırttı. Cepheyi burada değiştirdiler. Düşmanane taarruzdan vazgeçip, dostane hulûl edip, has talebeleri Risale-i Nur'un hizmetinden geri bırakmak için, memuriyet gibi bir meşgale buluyorlar veya terfian işi çok diğer bir memuriyete veya diğer bir meşgaleyi buluyorlar. Burada o neviden çok vakıalar var. Bu taarruz bir cihette daha zararlı görünüyor.” “Receb-i Şerifinizi ve yarınki Leyle-i Regaibinizi ruh u canımızla tebrik ederiz.”
Bir başka tebrik ve yine tebriğin içerisinde bir tespit, bir takdir: “Seksen küsur sene manevî ve baki bir ömrü kazandırmak sırrını taşıyan şuhur-u selasenizi ve leyle-i Regaibinizi bütün ruhumla tebrik ediyorum. İki-üç gün evvel, 23. Söz tashih edilirken dinledim. Gördüm ki; içinde hem küllî zikir, hem geniş fikir, hem kesretli tehlil, hem kuvvetli iman dersi, hem gafletsiz huzur, hem kudsî hikmet, hem yüksek bir ibadet-i tefekküriye gibi nurlar var. Bir kısım şakirdlerin ibadet niyetiyle risaleleri ya yazmak veya okumak veya dinlemekliğin hikmetini bildim. Barekallah dedim. Hak verdim.” Ve Üstad’ın kendisine gelen, medhü sena dolu tebriknmelere karşı takındığı tevazu tavrı, kendini hiçlemesi. Cevap sadedinde yazdığı tebrik mektubunda diyor ki: “Tekraren hem sizin Receb-i şerifinizi ve leyle-i Regaib'inizi tebrik, hem Safranbolu'lu kardeşlerimizin tebriklerine mukabeleten şuhur-u selaselerini ve dört leyli-i mübarekelerini (Üç ayları ve onlardaki Regaib, beraat, mirac ve kadir gecelerini) ve Nurlarla gayet ciddî alakalarını tebrik ederiz. Ve oranın şakirdleri namına yazılan tebrikname mektubunda benim pek çok kusurlu şahsıma verdikleri ünvanları ve senaları, Halil İbrahim'in bazı mektubları gibi, ta'dil ile "Risale-i Nur"a çevirip Lahika'ya girmesini istedim. Fakat şahsım pek sarih bir tarzda mevzu yapıldığı için yakıştıramadım, şimdilik geri kaldı.”